mavi ışık kazanı






* Üslup olayına somut bir örnek buldum, vermezsem ölürüm. Şimdi mesela kaygan bir zemine (cep telefonu ekranı mesela) tırtıklı bir şey yapışınca, kalem ucu gibi sivri birşeyle kazıyıp çıkarınca önce çok mutlu olursun. Çünkü o pütür pütür şeyden kurtulmuşsundur. Sonra bakarsın, kazıdığın yerde ince ucun izleri çıkmış çizgi çizgi, PİŞMAN OLURSUN. Ama mesela pamukla (pamuğa birşey sürerek de olabilir) silince sakin sakin halletmiş olursun, belki katur kutur kazımanın verdiği hazzı vermez ama temiz iştir, için rahattır, sonunda sen mutlu olursun. Oh!
Anafikir: Pamuk gibi ol.
* İnsanları dinlerken dalmak şu sıralar hat safhada bende. Biri bir şey anlatırken aklıma bir şey geliyor, beni alıp götürüyor, mal gibi bakıyorum anlatana. Dün 2. sınıftakilerle 3. sınıftakilerin beraber girdiği bir dersteydim. Ara verildi. 2. sınıftakilerden bir kız bana bir hocayla ilgili soru sordu: "Birşey oldu da hocayla aramızda, acaba bana taktı diye mi hoca beni bıraktı?" dedi, olayı anlatmaya başladı. Ben daldım. Arada duyduğum cümleler:
"......
Kız dedi 'Ben Kayseri'ye gidicem yer değişelim.'
......
Hocaya demiş ki 'Hocam Ayşe hasta.'
.......
Hoca geldi, ders anlattı, dersi bitirdi, bana konu anlattırmadı."


Ben sordum: "Ayşe Kayseri'ye mi gidecekmiş?"
"Ayşe benim." dedi, bir daha konuşmadık.


* Üç ayı aşkın bir süredir reddediliyorum. Şuraya gidelim mi? Hayır. Şunu yapalım mı? Hayır. Bunu alalım mı? Hayır. İkna yeteneğim zaten yoktu da üç aydan fazla bir süre boyunca hiçkimseyi hiçbirşeye ikna edememek yıldırıcı ve tuhaf. İlk ay baya zorlandım ama birkaç ay geçince alıştım. Alışmak da beni daha fazla reddedilmeye götürdü tabi. Çünkü cevabın 'Hayır' olduğunu bilerek sorduğunda, soruş tarzından kaybediyorsun bir kere. Şuraya gidelim mi? (Gitmiyceksin di mi? Biliyorum ki zaten. Öylesine sormuştum ben. Yoksa ben de istemiyorum. Hadi 'Hayır' de de ikimiz de kurtulalım.) Otomatik olarak 'Hayır' geliyor tabi.
Herneyse birkaç ay içinde alışmıştım ben. Ama üç ayın sonunda öyle bir şey oldu ki her şey başa döndü. Bütün o alışmışlığımı yitirdim. Reddedilmenin doruğunda bırakıldım resmen. Hem de nasıl olduğunu bile anlamadan.
Bir gün internetteyken bana bir mail geldi, gelir gelmez açtım. Bir arkadaşım beni profil bilgilerinde kızkardeşleri listesine koymuş. Sevdiğim bir arkadaşım olduğu için çok sevindim. Ama profiline baktığımda kızkardeşleri arasında yoktum. Defalarca girdim profiline, yoktum.
Afalladım lan artık. Durduk yere kardeşimi kaybettiğime mi yanayım, hiç aklımda bile yokken, ben teklif etmemişken böyle bir şeyden reddedildiğime mi yanayım, oturduğum yerde kardeşlikten men edildiğime mi yanayım yoksa... Ya bir de şunu merak ediyorum ben. Beni kardeşi yapmasıyla vazgeçmesi arasındaki o on saniyede aklına ne geldi? Ne oldu da böyle mosmor oldum? Neyse ya. İyi ki referandumu herkese ben teklif etmiyorum, haha!
* Hani asık suratlı olup da karizmatik olanlar var ya, aslında onlar gülünce de güzel. Asık suratlı olmak, ciddi durmak bir insana yakışabilir ama bu her zaman suratını asmasını gerektirmez. Sürekli surat asmak insanı sürekli karizmatik yapmaz; boğucu yapar. Sıkılırsın artık onun yanında. O kadar da güzel gözükmez gözüne. 'Ulan iki gül be! İnsan var karşında.' demeye başlarsın. Aslında o öyle de değil. İnsanlar gülünce daha güzel olurlar ya, işte bazı insanlar gülmeyince de güzel kalıyorlar. O aslında bence yanlış anlaşılmış zaten. Şimdi mesela filmlerde kötü roller sinirli ama karizmatik bakar ya, sonra iyiler kazanır falan. İşte filmin sonunda kötü rolü oynayan övülür ya hani ne kadar iyi oynadığını söylerler ya. İşte bence bazı insanlar aynaya bakıp: 'ben de suratımı asınca, sinirli bakınca öyle karizmatik oluyorum, demek ki beni de beğenirler' diye düşünerek surat asmaya başlamışlar. Halbuki orada bence kötü rolü oynayan oyuncunu övülmesinin sebebi, 'ne kadar iyi oynamışsınız kötüyü, ne kadar iyi oynamışsınız sinirliyi, hazmedemeyeni, ne kadar iyi oynamışsınız yenileni.' İşte aslında asık suratlı karizmatik eşittir yenilen. Siz yanlış anlamışsınız. Bence siz gülün.
FAZİLET AYDIN
04/08/2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder