mavi ışık kazanı



* BİM'deki kasiyer adamın, taşınacağımı söylediğimde ne kadar üzüldüğünü görünce farkettim ne kadar çok çikolata tükettiğimi. Keşke başka yerden koli isteseymişim.
* "Fazilet! Sen onlara elleme ha! Ben hallederim." diyerek bulaşıkları hatırlatır babaannem.
* Restorana gidip bir şey sipariş edince zartadanak gelmesi hoşuma gitmiyor bazen. Genelde tercihimdir ama bazen sevmiyorum işte. Sanki ben hep orada oturmak istiyormuşum da, onlar da: "Al işte yemeğin. Ama bunu yedikten sonra kalkıcaksın tamam mı!" demiş gibi oluyor. Alınıyorum lan. Getirmesinler öyle hemen. Bir gün bir garsona içimi dökücem. O yemek bedavaya gelmezse noliym.
* Hani olur ya, televizyonda adamın biri böyle rezil olur, gülmekten aklın gider; iki gün sonra sen aynı duruma düşersin: "Aslında herkesin başına gelebilirmiş." olur; ne b.ktan durummuş arkadaş!
   Dizilerde falan görürdüm böyle, adam "Doktorum." deyince herkes şikayetini anlatırdı, havuz başında olduklarını umursamadan. Gülme efektleri gırla giderdi. Geçen gün yolculuktayken yanımdaki kadın "Eşim doktor." dedi, ben derdimi anlattım. Eşim doktor dedi, eşim. Adama oha derler. Bırak ya.
* İki dudak arası salya sünmesi kadar iğrenç bir durum varsa o da iki diş arası salya sünmesidir. Her iki durumda da konuşmayın. O durumda konuşan adamın hayatta hiçbir yerde şansı yok. Ne iş başvurusunda, ne ilişkide, ne kariyerde. Aile sevgisi desen o da nanay. Annen bile tiksinir, demedi deme.
* Rezillemek diye bir kelime gerçekten var zannediyordum ben. Rezil etmek anlamına gelen. Meğersem yokmuş. Uydurmaymış. İki sene boyunca kullandım ben o kelimeyi. Yazıklar olsun. Meriç cancağızım: "O ne ya? Turşu yapmak gibi bişey mi?" diye dalga geçmese, ne zaman ayıkacaktım.
* Bir tane şarkı vardı, içinde mıncıklama gibi kelimeler geçiyordu. Çok pis psikolojimi bozdu o şarkı. Yıllar önce bir - iki kez duydum ama hâlâ bazen aklıma gelince bütün insanlığı saçma buluyorum. Bilinçaltımda kapladığı yerden rahatsızım. Belki mıncık haricinde bir kelime olsa böyle olmayacaktı. Bilmiyorum çok mutsuzum.
* "Altı üstü öğrencisin!" denilerek lüks çantalar mağazasından kovulduğumdan beri özgüvenim törpülenmişti. Ama ne zaman ki pazara gittim, "öğrencisin" denilerek indirim yapıldı, fazladan sebze - meyve verildi; özgüvenim tavan yaptı. Yurdum insanı işte. Aslında mantıklı olan, zenginlerin indirim yapması ama elinde avucunda olmayan esnaf bey amca öyle düşünmüyor. Mantıklarına değil, kalplerine uyanı yapıyorlar. Can - ciğerdir, omuzlarda taşınası yurdum insanı.

 FAZİLET AYDIN
31/03/2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder